Bolivyada’ki 4 günlük Uyuni macerasının son günü. Bu 4 günde neler mi oldu? Dali’nin çölleri arşınlandı, şaşkın lamalarla dost olundu, gayzerlerden bol sülfür solundu, 4500 metrede oksijensizlikte uyumaya çalışıldı… Uyuni tuz gölünde bu mutluluk pozu verirken sonlandı, tüm detaylar için buyrun 🙂
Güney Amerika seyahatimde Buenos Aires‘ten sonraki durağım Bolivya idi. Ne var ki Buenos Aires‘in farklı mahallelerini dolaşmaya, parklarında şarap eşliğinde kitap okumaya ya da ev arkadaşlarımla Palermo bölgesinin mekanlarını gezmeye o kadar alışmıştım ki, Bolivya çok çekici gözükmüyordu. Sonunda yola koyulma vakti dedim ve Bolivya‘ya tam 30 saat süren otobüs yolculuğuna çıktım.
Bolivya‘ya gitmekteki yegane amacım, dünyanın en büyük tuz gölü olan Salar Uyuni turunu, Tupiza isimli küçük kasabadan başlayıp, 4 gün içinde Uyuni‘de sonlandırarak yapmaktı. Ama Bolivya sadece dev tuz gölü değil, inanılmaz doğası ile benim için Güney Amerika’nın sürprizi oldu!
30 saatlik otobüs yolculuğu kulağa korkunç gelse de, her durakta otobüse binen yiyecek-içeçek satıcıları, gece 11 buçukta yenen akşam yemeği derken hızlıca geçiverdi.
30 saatin sonunda, Arjantin-Bolivya sınırının Arjantin tarafında La Quiaca isimli bir kasabaya vardık. Otobüsten indikten sonra, otobüste tanıştığım ve benim gibi turist olan diğer arkadaş ile birlikte iki ülke arasında sınır olan köprüye doğru yürümeye başladık. Köprüde bir kaos eşliğinde, karaborsaya düşmüş tükenmez kalemlerle bir takım formlar doldurduktan sonra Bolivya sınırındaki Villazon kasabasına geçtik.
Burada otobüs terminalinde kolumuzdan bizi yakalayan cevval görevli kız, gitmek istediğimiz kasaba olan Tupiza‘ya 10TL’ye biletlerimizi verdi ve bir ıslıkla gitmekte olan otobüsü durdurup bizi yerleştirdi. İçeride patates soyan Bolivyalı teyzeler eşliğinde 2 saat daha gittikten sonra destinasyonumuz Tupiza‘ya ulaştık.
Ertesi sabah erkenden jiplerimize binerek 4 günlük Bolivya çölleri ve Salar Uyuni (Uyuni tuz gölü) turumuza başladık.
4 günlük rotamız kabaca şöyle idi: İlk 3 gün Bolivya çöllerini gezerek bizdeki peri bacalarına benzer oluşumları, değişik renkteki gölleri görmek, flamingoların peşinden koşmak, doğal termal havuzlarda yolculuğun tek bedava sıcak suyunda yıkanmak, gayzerlerin bol sülfürlü dumanını solumak ve Uyuni tuz gölünde kapanışı yapmak.
Normalde içine kapanık ve turistlerle çok iletişim kurmayı tercih etmeyen Bolivyalıların aksine, şoför/rehberimiz Felipe şahsına münhasır kişiliği ile turun yıldızı oldu!
Yolda serbestçe dolaşan ya da çiftlikte duran sayısız lama gördük. Bizi her gördüklerinde şaşkın gözleri ve dikelen kulakları ile donup kalan bu hayvanlarla fotoğraf çekmeye doyamadıysak da, tükürme ihtimallerine karşın çok da rahatsız etmedik.
Bütün gün saatlerce yol yaptıktan sonra, akşamları çölün ortasında nasıl yaşadıklarına akıl erdiremediğimiz 15-20 haneli yerlerde kalıyorduk.
Gündüz güneşin etkisiyle sıcak olan hava, akşam -5 derecelere düştüğünden battaniyenin altında uyku tulumlarıyla yatmak gerekiyordu. 4000-4500 metre yükseklikteki oksijensizlik, kalp çarpıntısı ve aşırı kuru havada nefes almanın zorluğu yüzünden geceler uykusuz geçti.
Ama tabi ki her sabah uyandığımız soğuk ve güneşli hava bizi ayıltmaya yetiyordu.
Laguna Verde‘den sonra durağımız, tablolarına benzerliğinden dolayı bu ismi alan Dali Çölü:
Dali Çölü‘nden sonra durağımız gayzerler oldu. Püskürttüğü aşırı sıcak dumanlara ve berbat sülfürümsü kokusuna rağmen tabi ki yanına iyice yaklaşmadan duramadık.
Ciğerlerimizi sülfürle iyice doldurduktan sonra, flamingoların evi olan Colorada Gölü‘ne geldik. Normalde kıpkırmızı olan bu göl, gittiğimiz saatteki rüzgar nedeniyle rengini yitirmişti ancak flamingoları izlemek ve peşlerinden koşmak bize yetti!
Uyuni tuz gölünden önceki son günümüz, değişik kaya oluşumlarını gördük. Her zaman merak ettiğim kaya tırmanışını birkaç metre de olsa tırmanarak denemiş oldum.
Uyuni tuz gölüne yaklaştık, ertesi gün büyük gün! Son akşam tuzdan yapılmış olan Tuz Otel’de kalıyoruz:
Vee büyük gün geldi!! Sabah 4’te yola çıkıp 2 saat Uyuni tuz gölünde yol aldıktan sonra tuz gölünün ortasında bol kaktüslü ufak bir ada olan Isla Incahuasi’nin tepesine çıkıp gün doğumunu izleyeceğiz.
10.500 kilometrekarelik alana yayılmış olan Salar Uyuni, dünyanın en büyük tuz gölü. Saatlerce gidiyorsunuz ve görebildiğiniz tek şey alabildiğine beyazlık…
Perspektif fotoğraflarına ekipçe hazırlıksızdık, ancak Felipe tencere tavası ve komik fikirleriyle bizi kurtardı 🙂
4 günlük Uyuni turumuz böylelikle sona erdi. Bu turu unutulmaz kılan tabi ki inanılmaz doğası ile Bolivya, ama bir o kadar da hemen kaynaştığımız aşırı sıcak ve eğlenceli ekip ve tabi ki turun yıldızı Felipe oldu.
Diğer Güney Amerika yazılarım burada!